top of page

Beynimiz Hakkında İlginç Gerçekler


10 Madde ile Beynimiz Hakkında İlginç Gerçekler


Bugün elimden geldiğince yaptığım araştırmalar sırasında karşıma çıkan ve beni de oldukça şaşırtan beynimiz hakkında bilmediğimiz ilginç gerçekleri sizlere aktaracağım.


Aslında bilmediğimiz çok şey var ama ben aşağıdaki maddeleri oldukça ilginç buldum.

Bakalım siz ne düşüneceksiniz?

Yazıma devam etmeden önce bu yazıyı okumak yerine dinlemeyi ya da izlemeyi tercih edebilecekler için YouTube video linkini de paylaşmak istedim.Okumaya devam etmek isteyenler ise videoya tıklamadan devam edebilirler.

Beynimiz Hakkında İlginç Gerçekler :


1. Sohbet esnasında, kolunuzun dirseğinizle bileğiniz arasında kalan kısma dokunan ya da sağ kulağınıza doğru konuşan insanlarla daha fazla empati kurulduğu kanıtlanmış.

Artık zor 2 metre mesafe ile yaşanacak bir dünyada zaten dokunuştan ve kulağa fısıldamalar kalmadı. Empati de külliyen yalan. Ortak çıklarlar doğrultusunda aşk ve arkadaşlık ilişkileri kuruluyor. Hatta aile bile çıkarın varsa var, yoksa yok. Ben empati kurmaya bile çalışmayın derim. Çünkü olur ya kurup bir mağdura destek olursanız. Maddi ya da manevi. Mağdur minneti bile sevmiyor artık. Egosuna iyi gelmiyor. Minnet nefreti doğuruyor. Yani iyilik yapmayın. Karşılık beklerseniz allah muhafaza bir de üzerine küfür yersiniz. Valla soğutur insanı hayattan. Ne yapıyoruz? Empati kurmuyoruz. Kuran olursa da çıkarı var diye düşünüyoruz.

2. İnsanlar bir şeyleri uydururken yukarı ve sağa doğru bakma eğilimine sahiptirlermiş. Eğer bir şeyi gerçekten hatırlamaya çalışıyorlasa da aşağı ve doğru ve sola bakarlarmış.


Buna çok güldüm . Ah keşke bakıp anlayabilsem. Artık bence herkesin gözü fıldır fıldır. Ya da zaten konuşurken yüzüne bile bakmıyorlar. Sosyal medyada kaç like aldıklarına bakarken araba bile kullanan insanların gözlerinde gerçeği aramak çok yanlış bence.

3. İnsanlar eğer iş görüşmelerinde gözlük takarlarsa o işi elde etme şansları daha fazlaymış. Gözlük kullanıyor olmak bir şekilde zeka ya da uzmanlık olarak yorumlanıyormuş.


Bu belki doğrudur. Ama gözlüğü taktığın zaman, işi kapıyorsan o gözlüğü çıkarmayacaksın da. Herkes numarasız gözlük almaya koşabilir iş başvurusu sırasında takmak için şimdi. Çok yararlı bir bilgi gibi geliyor ama değil mi? Yok değil. Çünkü gerçekten gözlük takan belki de Çok okumaktan gözlerini yorup yıpratmıştır ve hak ediyordur o muameleyi. Ama samimiyetsiz bir çakma gözlüklü gözlüğün hakkını veremez ve bir gün bir yerde patlar. Yani gözlüklü ya da gözlüksüz, siz siz olun. Gözlük takmak zaten külfet ve zor bir durum. Bırakalım bari bu zorluğu yaşayanlar bir yerde ödüllendirilsinler değil mi?


4. Büyük bir aşkı unutmanız ortalama 17 ay 26 gün sürermiş.

Bu beni mahvetti. Ben 3 gün sürünürüm. 1 hafta sonra da daha da mutlu olurum. Kurtuldum diye. Buna valla üzüldüm. Niye aşk acım yok benim? Çünkü aşk sanırım acı vermez değil mi? Bitene, gidene, yorana, üzene aşk diyemem ben. Çok büyük üzüntümdür benim. Ardından üzülüp fasıllarda bağırta bağıra şarkı söylerken hüzünlenip adını andığım biri olmadı diye küskünüm hayata. 17 ay 26 gün mü? Çok üzüldüm buna işte. Aşk acısı çekmeyen bir aşk aşığıyım diye. Ne kitaplar yazardım bir de aşk acısı çeksem. Ben hep aşkıma karşılık vermeyi beceremeyen nankörlerin gurur kırıklığını yaşadım sanki. Sanırım 3 gün ile 1 hafta arası sürüyor o acı. Şimdi düşündüm de, ben onu da bir azaltayım.

3 gün bile fazla geldi şimdi.

5. Bir araştırmaya göre bir yerimiz yandığı zaman beynimizde belli bir yer aktif hale gelirmiş. İlginç olan şey ise şu: Aynı yer romantik bir reddedilme yaşadığımız durumda da aktif hale gelirmiş.


Bu maddeye de çok güldüm. Sol kolumun üst bölgesine çay dökülmüştü bir kere çaydanlıktan. Çok acıyordu. Su topladı defalarca ve sonunda hafif bir iz de kaldı. Belki 30 sene önce. Ama hiç acımadı orası. Reddedilmelerin falan dibine vurduğum halde. İşte, aşkta, arkadaşlıkta vesaire. Sanırım gurur kırılınca ve ruh yaralanınca ten acımıyor. O sözümü hatırlar mısınız? Ten kanayınca geçiyor da, ruh kanayınca iyileşmiyor acılar. İşte böyle bazen tokat yeseydim de, sözsüzlük veya umursanmayışla karşılaşmasaydım deriz. İşte böyle yanık yerin acısı geçiyor. Diğer acılarda sızlayan bence çok başka bir yer.


6. Depresyonda olan insanlar mutsuz olmayanlara göre üç kat daha fazla hayal kurarlarmış.


İşte bu. Alkış. Hep diyordum. Depresyon sizi kendi içinize kapatır. Sonra içinizle konuşursunuz ve çıkmak için çabalarsınız. Düşünüp durursunuz ve itici bir gücü vardır. İşte o düşünceler hayaller de olabilir. Bu sebeple hep derim. Sevin depresyonunuzu. Boş muhabbetler yerine depresyona girin ve çıkmaya çalışırken gelişin.


7- Konu fiziksel acı olduğunda, eğer sevdiğiniz birinin fotoğrafına bakarsanız yaşadığınız fiziksel acı %44 oranında azalabilirmiş. Bu etki kullandığımız herhangi bir ağrı kesicinin etkisin eşdeğermiş.


Yok diyoruz kardeşim yok. Yoksa ne yapalım. Aynaya bakalım o zaman. Ben bunu ekliyorum bu maddeye. Ya yoksa çocuğu, aşkı, ailesi ? Ya kaybettiyse hepsini. Bu maddeler adamı bunalıma sokar. Olan var olmayan var. Ben hemen olmayanları düşünürüm. Aynaya bakın, ya da “selfie” çekin ona bakın. Zaten istemsizce öyle yapan çok var. Acı çekmeseler de sadece kendilerine bakıyorlar.


8. Bitkin veya aç olduğunuzda hayır demek ve belirli bir hedefi korumak sizin için zor olabilirmiş.


Bu kötü oldu. Hep açım ben. Bitkin değilimdir genellikle ama açlık konusu bana çok koydu. Ben hep "evet" diyeceğim belli ki. Umarım para, zaman ve sevgi vererek atlatırım hayatı. Ya birisi ben açken böbreğimi isterse?


9. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmada, yapay renklendirici ya da koruyucular kullanılmadan yemek yiyen kişilerin zeka testlerinde % 14 daha yüksek puan elde ettiği kanıtlandı. Yediğimiz şeyler beynimizin çalışmasını ve işlevini büyük ölçüde etkiliyormuş.


Ben o zaman yapay tatlandırıcıya geçeyim. Biraz dursun şu düşüncelerim. Sanki iyi bir şey söylediler. Zeka daha yüksek olsa ne olur? Farkındalığı arttırıyor ve yalnızlaştırıyor. Sanki zeka denen şey işe yarıyor da araştırmasını yapıyorlar nasıl arttırırız diye.


Benim tüm ilişkilerim zekamı bilmişlik olarak görenler sebebiyle bitti. Kadın, erkek farketmez. Hep böyle hissettirildi bana.

Bilmişim ben. Bildiğimi gizlemek düşündüğümü gizlemek isterdim ama artık çok geç. Çok belli sanırım sosyal medyadaki sözlerimden. Yurtdışına gideyim bari. Orada dediklerimi anlamazlar.

Bak yine çalıştı benim kafa. Off ya.. Bana çabuk sakarinli bir çay getirin!


10. İnanılmaz gibi görünse de insanlar kafiyeli olan özlü sözlere kafiyesiz olanlara oranla daha çok inanıyorlarmış.


İşte bu gerçekten inanılmaz. Benim için ise çok önemli.

Aşırı kafiyeden hüküm giyebilirim ve ne yazık ki özel hayatımdaki konuşmalarım bile kafiyeli.

Bu yüzden mi inandı birçokları söylediklerime bilmem.

Kafiyeli ya da kafiyesiz her daim dürüst oldum ben ama yalanlarına birilerini inandırmak isteyen olursa bu madde belki işlerine yarar.

Kafiyeli kurun yalan cümlelerinizi.

"Akıl verme yalancılara, Nilgün" diyebilirsiniz.

Ama müsterih olun canım samimi ve dürüst okurlarım.

Yalanı kafiye ile bile söyleseler, çok fazla sürdüremezler.

Dürüstlük her daim kazanır. Bu dünyada olmasa da öbür dünyada.

Ama öbür dünyaya kalmadı hiçbir şey benim hayatımda. Güvenin bana.


Öpüyorum sizleri...

Hak ettiğiniz güzellikler olsun hep çevrenizde.

Kafiyeli yalanlar olmasın duyduklarınız; kafiyesiz acı gerçekler söylensin size gerekirse ama küfür bile edilse dürüst olsun duygular.

Yalancı bir dost yerine, dürüst bir düşman olsun karşınızda.

Yalana kanmak düşer sonunda, dürüstlükten kaçanlara...

Düşmanınızı dost bilirsiniz sonunda.

Şükür ve dualarımdasınız.

Seviyorum hepinizi.

İyi ki varsınız.


Nilgün BODUR


 

İLETİŞİM LİNKLERİMİZ:


NİLGÜN BODUR SOSYAL MEDYA KANALLARI


NİLGÜN BODUR KİTAPLARI ONLINE SATIŞ LİNKLERİ


bottom of page